Eğitici Hikayeler

09.01.2013 2052

Hikayeler

 

Öğrenci Neden Ders Çalışmaz?

* Bir yılda ders çalışabilmemiz için 365 gün var.
* 52 gün pazarları kaldırırsak 313 gün kalıyor.
* Yazın havaların çalışmak için çok sıcak olduğu 50 gün var, yani geriye 263 gün kalıyor.
* Her gece ortalama 8 saat uyuyoruz, bir sene için düşünürsek saatler 122 gün yapar.
* Geriye 141 gün kalır. Kendimize her gün 1 saatcik zaman ayırsak 15 gün daha azalır.
* Kaldı 126 gün. Hergün yeme içme için 2 saat harcarsak 30 gün gidiyor, 96 günümüz kalıyor.
* İyi bir öğrenci dışarı çıktığında sadece 2 saat gezip tozmaya harcasa, yılda 92 gün eder, geriye sadece 4 günümüz kalır.
* Eee sonuçta biz de insanız, 3 gün de hastalanırız, geriye 1 günümüz kalıyor.
* Aaa!.. Tesadüfe bakın o günde doğum günümüz..:)

Çocuk

Eğer, bir çocuk sürekli eleştirilmişse kınamayı ve ayıplamayı öğrenir
Eğer, bir çocuk kin ortamında büyümüşse; Kavga etmeyi öğrenir....
Eğer, bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa; Sıkılıp, utanmayı öğrenir.
Eğer, bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse; Kendini suçlamayı öğrenir...
Eğer, bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse; Sabırlı olmayı öğrenir...
Eğer, bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse; Kendine güven duymayı öğrenir...
Eğer, bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse; Takdir etmeyi öğrenir...
Eğer, bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse; Adil olmayı öğrenir...
Eğer, bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse İnançlı olmayı öğrenir...
Eğer, bir çocuk kabul ve onay görmüşse Kendini sevmeyi öğrenir...
Eğer, bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse; Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.
ÇOCUK NE YAŞIYORSA ONU ÖĞRENİR..

Zaman

Her sabah hesabınıza 86.400 TL yatıran bir banka düşünün. Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta veya harcamamakta serbestsiniz. Parayı istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Oyunun sadece tek bir koşulu var: harcamayı başaramadığınız meblağ ertesi güne devretmez, akşam hesabınızdan geri çekilir ve bu paranın hiç bir bölümünü ne sebeple olursa olsun saklayamazsınız. Bir önceki günün tutarının tamamını harcamış veya hiçbir bölümünü harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine 86.400 TL bulacaksınız.

Nasıl keyifli değil mi ?..
Farkında olsanız da olmasanız da aslında hepimizin böyle bir bankası var.. Adı ´´ZAMAN" Her sabah 86.400 SANİYE hesabınıza yatıyor ve o gün daha fazlasını asla harcayamıyorsunuz. Kullanamadığınız kısım ise akıp gidiyor ve hesabınızdan siliniyor, hiç devretmiyor. Her gün size yeni bir hesap açılıyor,her akşam günün bakiyesi siliniyor.. Eğer günlük hesabınızı kullanmadıysanız, bu zarar sizindir, geriye dönüş yok, yarından avans çekmek yok.. Bugünü, bugünkü hesaptan yaşamalısınız... ZAMAN hiç kimseyi beklemez.. Dün artık mazi oldu.. Yarın ise muamma.. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır... Mutlu saniyeler...

Bambu Ağacı

Çinliler bu ağacı şöyle yetiştirir:
Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır, gübrelenir.Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.
Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yıl da toprağın dışına filiz vermez.
Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.
Fakat inatçı tohum bu yıl da filiz vermez.
Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda bambuya su ve gübre vermeye devam
ederler.
Nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar.
Altı hafta gibi kısa bir sürede de yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.
Akla gelen ilk soru şudur:
Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı haftada mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır?
Bu sorunun cevabı tabi ki beş yıldır.
Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edermiydik?..
Bir başarının şartları her zaman çok basittir.
Bir Süre İçin Çalışın,
Bir Süre İçin Tahammül Edin,
Her Zaman İnanın
Ve Hiçbir Zaman Geri Dönmeyin.

Kartal

Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorundadır. Kartalın yaşı 40′a dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzunlaşır ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden birisini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya
vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer.
Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir. Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız. Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan, geleneklerimizden ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız. Ancak geçmişin gereksiz safhasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü sonuçlardan tam olarak yararlanabiliriz.

"Geride kalanları unutmak ve önümüzde bizi bekleyenlere ulaşmak için hedefinize doğru ilerleyin"

Arkadaş

Kötü karakterli bir genç varmış.
Bir gün babası ona çivilerle dolu
bir torba vermiş.
"arkadaşların ile her tartışıp kavga ettiğinde bu
tahta perdeye bir çivi çak" demiş.
Genç, birinci (ilk) günde tahta
perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendini kontrol
etmeye çalışmış ve geçen her gün de daha az çivi çakmış. Nihayet bir
gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu
yeniden tahta perdenin önüne götürmüş.
Gence "bugünden başlayarak
tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdelerden bir çivi
çıkart(sök)" demiş. Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki her çivi
çıkarılmış.
Babası ona "aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye
dikkatli bak. Artık çok delik var. Artık geçmişteki gibi güzel
olmayacak" demiş.
Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü
kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara (delik) bırakır.
Arkadaşına bin defa kendisini affettiğini söyleyebilirsin ama bu
delik aynen kalacak (kapanmayacak). Bir arkadaş ender bir mücehver
gibidir. Seni güldürür, yüreklendirir, sen ihtiyaç duyduğunda
yardımcı olur, seni dinler, sana yüreğini açar" demiş.

Sevgi Sofrası

"Bir gün sormuşlar Erenlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasındandan eski tip bir metre boyunda tahta kaşıklar. "Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine "Şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe". Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun" deyince, her biri uzun boylu önce kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve kalkmışlar sofradan işte demiş ermiş, ´Kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse,o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır daima."

 

Not: Öğrencilerimiz beğendikleri ve bu sayfada yayınlanmasını istedikleri eğitsel hikayeleri rehbeklik servisine getirebilirler.